Bu, sabah insanı olmayanlara sabahı sevdirmez. Ama sabahı
sindirir.
Yumuşak içimli mi? Hayır. Dengeli mi? Haydi oradan. Bu, keyif kahvesi değil.
Bu, tokat gibi espresso.
Gövdesi kalın, tadı karanlık; son yudumdan dakikalar sonra bile “buradayım”
diyecek kadar inatçı.
Sütle birleşince yumuşamaz, seni bile geri geri adım attırır.
İçindeki çekirdekler? Kimi natural, kimi derin kavrulmuş. Ama hepsi başına
buyruk.
Her yudum, espresso makinesine değil, kendine özen gösterenlerin kahvesi
olduğunu hatırlatır.
TOUGH, sabaha karşı yazılmış manifestolardan, kimsenin beğenmesini umursamayan
gitar sololarından ve tütünle kararmış şiir defterlerinden ilham alır.
Kafayı toplamaz, kafanı kırar.
Espresso dediğin, burnunu kırmadan öpmemeli.
Yani anlayacağın, herkesin sevmesi için yapılmadı.
Ama seversen… bağımlılık değil, sadakat başlar.