Daha önce “meyveli” denen kahvelere denk gelmiş olabilirsin.
Ama El Mirador, “meyve notaları var” cümlesinin şarjörünü boşaltıp, sana
doğrudan ormanı gösteriyor.
Yabanmersiniyle birlikte fermente edilmiş. Evet, fermente edilmiş.
Yani o meyve tatları sonradan yakıştırılmamış; baştan, bile isteye içeri
alınmış. Şımarıklık değil bu — tasarlanmış bir delilik.
Rakımı 1700 metre, ama kendisi yerle gök arasında bir yerde takılıyor.
Kırmızı üzüm, lavanta, Frenk üzümü gibi aromalar; her biri sıraya girmeyi
reddediyor.
Kahveyi içtikçe ağzında miting yapıyorlar — lideri de El Mirador.
Ne zaman susturacağını bilemiyorsun; zaten susturmamalısın da.
Demlerken “ben bunu harcamayayım” hissi gelir ya insana, işte o duygu burada
meşru.
Çünkü bu kahve sana dönüp “Ben tek seferlik değilim, ritüelim.” diyor.
Ve senin bir ritüele ihtiyacın olduğunu gayet iyi biliyor.
Sonuç?
Bu kahve sevilmek için değil, hakedilmek için var. Devamını Göster