Hambela Guji, kahve tarihinde “ilk aşk” sayılabilecek
yerlerden geliyor.
Ama bu bir nostalji masalı değil. Bu kahve hâlâ orada, hâlâ inatçı, hâlâ seni
şaşırtma konusunda ısrarcı.
İşleme yöntemi natural değil, natural anaerobic.
Yani: meyvesiyle birlikte kurutulmuş, ama oksijensiz bir ortamda, içsel bir
fermentasyonla delirmiş.
“Güneşte yatmış” gibi değil artık; “kapalı kutuda sabretmiş, sonra patlamış”
gibi düşün.
2000 metrenin üstünde, gece-gündüz sıcaklık farkının büyüttüğü o konsantre tat
profili var bunda.
O yüzden öyle pastel aromalar bekleme. Burada keskinlik var, çarpıcılık var.
Kayısı diyorsun ama sonra bir narenciye çarpıyor. Bergamot diyorsun, arkadan
bir tropikal karanlık geçiyor.
Aromalar arası geçişler lineer değil — biri daha gitmeden öteki kapıdan
dalıyor.
Şunu da bil: Hambela Guji ile iyi anlaşamayabilirsin.
Bu kahve biraz huysuz, biraz içe kapanık.
Ama senin de dert ettiğin şey buysa, zaten sıra Devamını Göster