Bu kahve sana ilk öpücüğünü hatırlatmaz. Daha kötüsünü
yapar: Onu geçersiz kılar.
Ve evet, espresso dediğin şey illa bir saldırı olmak zorunda değil.
LOVE, seni yumruklamaz. O seni yavaşça iter, sonra dönüp bir daha bakar mısın
diye kenarda bekler.
Ayılmak için her zaman suratına tokat yemek zorunda değilsin; bazen öyle bir
öpücük gelir ki — ılık, parlak, zamansız — uykunun kaçtığını fark etmezsin
bile.
Gövdesi dengeli, adımları hafif ama iz bırakıyor.
Zakkum gibi; güzel ama fazla yaklaşanı affetmez.
Kibarlığı yanlış anlama: Seni şımartmaz. Sadece gerektiği kadar incelikli.
LOVE, espresso dünyasında fazla gösterişli olmayan bir yıldız gibi parlar.
Göze sokmaz kendini ama içince unutamıyorsun.
Belki ilk yudumda değil. Ama beşincide, başka bir kahvede onu özlediğini fark
edeceksin.
Ve bu, onun planının bir parçasıydı zaten.